Bir zeytin ağacının altında oturup gökyüzünü seyretmek kadar ne dinlendirebilirdi beni? Temiz havayı içime çekerken, yağmurlu ve soğuk bir ikindide bıraktığım İstanbul’a inat, güneş içimi sıcacık ısıtırken…
Akhisar’daydık 2 hafta önce.
Zeytin hasat şenliklerine katıldık.
Tıpkı bağbozumu gibi, Ege ve Akdeniz’in güzel ritüellerinden birini yaşadık keyifle, coşkuyla, mutlulukla. Her şeyiyle çok güzel bir geziydi. Leziz’e yazdığım sayfa yetmedi, orada yer veremediğimiz fotoğrafları da burada paylaşmak istedim.
Zeytin konusunda “master degree” sayıyorum artık kendimi 🙂 Akhisar‘da gezdiğim zeytin işletmesi, bir sürü anıyı getirdi aklıma. Bizim için hazırlanmış masayı görünce, keşke gelirken kahvaltı yapmasaydık dedik… Özenle, sevgiyle, içtenlikle hazırlanmıştı tabaklar.
Zeytin ezmesinin tadına bakmadan geçemedim. Hele zeytinyağına ekmek banmak, ne kadar tok olursam olayım kaçırmayacağım bir şey! O yeşilimsi güzelliğe yakışacak baharat kaseleri de vardı yanında, ama ben onu hiçbir şeyle karıştırmak istemedim.
Fabrika işçilerinden bir hanım, zeytinli poğaçalar yapmıştı bizim için. Tam Ege usulü, tam anne poğaçası. Tarifini almayı ihmal etmedik tabii! Leziz’in Kasım sayısında var tarifi.
Şu güzelliğe bakar mısınız?
Yeşil zeytin ezmeli, közlenmiş kırmızıbiberli kanepeler.
Ezme ama bildiğiniz gibi değil…
Hani o marketlerdeki zeytin ezmeleri gibi hiç değil. Tadı inanılmaz… Dönüşte bir küçük kavanozu bir çırpıda yarıya indirdik sevgilimle.
Zeytinli ekmek, çay yanında yemelik bir güzellikti.
Yemeklerle de yakıştı ama asıl sıcakken, çay yanında olmalı diye düşündüm.
Tulumba tatlısı, annemin bayramlar haricinde pişirdiği tek şerbetli tatlıdır. Küçük parmak boyunda olur onun tulumbası. Severim sıcakken yemeyi ama biraz içimi bayar. Şerbetlilerle aram hiçbir zaman iyi olmadığından. Ama epeydir yememiştim, hoşuma gitti. Bayramda fırsat olursa anneme yaptırır tarifini paylaşırım sizlerle…
Zeytin nasıl bir güzellik…
Ağaçtan toplandığında ayrı güzel….
…. sofraya geldiğinde ayrı.
Bu da benim kendi ellerimle diktiğim zeytin fidanı…
Dünya üzerindeki otuzuncu dikili ağacım.
Ellerimle diktiğim bir zeytin ağacım oldu, ne büyük mutluluk!
Bu bir aşk hikayesiymiş.
Kadim zamanlardan kalma.
Akhisar‘ın antik kentinde gezerken gördüğümüz bu taş üzerindeki yazılar, aşkı anlatıyormuş. Karısından uzak düşen bir adamın, ona ve çocuğuna duyduğu özlemle taşa kazıdığı bu harfler, belki de tarihin en eski aşk mektubuymuş. Üzerine kalpler bile kazımış üstelik…
Ege’nin güneşli sıcak kucağından kopup İstanbul’un puslu akşamına indim.
Zamanın başka türlü aktığı İstanbul’a…
19 yorumlar
Merhabalar:)
bende 2 ay önce eşim sayesinde Akhisar nüfusuna kaydoldum:)Akhisarın bağlarının(oralarda zeytinliğe bağ deniliyor tıpkı üzüm bağı gibi),öyle altın sarısı değil zeytin yeşili yağının,kırması çizmesi ezmesi ile zeytininin her türlüsünün şimdiden müptelası oldum.Mutfağımda kayınvalidemin çizdiği zeytinler duruyor, hergün suyunu değiştirip tuzlamaya hazırlıyorum.Bu seferki hasadı kaçırdık belki seneye karşılaşırız sizinle.Sevgilerimle..
Çiğdemciğim, Akhisar demek zeytin demek:) Yolun düşerse al mutlaka. Ramiz orada da sponsordu basın davetinde, köfteleri pek bayılarak yedi herkes:)
Şükran, daha geniş vakitlerde yine beklerim:)
Mehtap hanım, ben de sürekli özlüyorum… Bilge bir ağaç zeytin, hatta bütün ağaçların en bilgesi diye düşünüyorum, hemen ardından da incir ağacı geliyor benim kalbimde…
Nalan hanım, blogunuzu izleyeceğim, deneyimlerinizden yararlanmayı çok isterim. Bahsettiğiniz kitapta benim de bir tarifim (nohut mayalı ekmek) yer aldığı için kitapta blogumun adı geçiyor. Benim de bir dönem başucu kitabımdı, epey tarif denemiştim. Hala denemek istediklerim var aslında, hatırlattığınız ne iyi oldu…
Evatölyesi, teşekkür ederim:) Devamı bu ay Leziz'de:)
Sevgilerimle…
Fotoğraf kareleri çok güzel ben yemeklere takılı kaldım:)
Sevgiler
Merhabalar,
Ah İzmir ah diyorum bende.Size 'Üç beyaz' sız kitap için ulaşmak istemiştim aslında. http://kaminetto.blogspot.com'a tıklarsanız sevinirim. Kitabın son sayfarında 'yararlanılan kaynaklar' bölümünde blog adınız yazıyordu. <belki sizin aracılığınızla onlara teşekkür edebilirim.
Burnumda tùttù evim… Herseyini ozluyorum Ege'nin… Zeytinini, otlarini, havasini… Zeytin, dunyanin en sabirli agaci ayni zamanda… Baska agaclarin varligina en cok izin vereni…
Sevgili Sibel, nefis resimlerinle hem gözüm hem midem bayram etti.. Bloğuna acelece kısa bir yorumla yanında kocaman sevgilerimi bırakıyorum.. Zira iş çıkış saatimi hayli geçirdim.. Yine görüşelim muck muck..
Akhisar hep köfteydi benim için, Oda Istanbul a gelip heryerde bitince Ramiz. Bu macerada sona erdi. Demek zeytinde varmış bu yolüstü durağımızda.
eline sağlık.
Çiğdem gezmeyi özleyen.
Ballı Cimcime, beğendiğine sevindim teşekkürler:)
Zeynepciğim teşekkürler, bu sayı gerçekten çok güzel oldu ya da bana öyle geliyor:)
Dilek, bu güzelliğin tanıtımı ne kadar yapılsa az. Dilerim hak ettiği değeri verebiliyoruzdur ona.
Sevgilerimle…
Fotolar harika..
Zeytinin tanıtımı bu kadar mı güzel, bu kadar mı etkili yapılır.
Fotograflar harika, en çok Kasım ayında tarifi yayınlanacak olan zeytinli poğacadan cekti canim, yarin rota DNR Leziz dergisi olacak:)
Sevgiler,
Ege süperr, zeytinli lezzetlerin her karesi de öyle… Afiyetler olsun, sevgiler.
Nunucuğum, dileğine tüm kalbimle katılıyorum!
Şule merhaba, tanıştığımıza sevindim. Güneş salçası biz de yapardık, ama artık annemlerin evinin etrafı da kocaman binalarla çevrildi, güneşletecek yer kalmadı ne salçaları ne reçelleri…
Begonvilli ev, aynen öyle.. Giderek tarih oluyor bu güzellikler, çok üzülüyorum..
Zerenciğim haklısın, benim köklerim Ege'de.. İstanbullu bir yanım da var evet, zaten burada fazla zaman geçirsem Ege'yi, orada uzun zaman geçirsem İstanbul'u özlüyorum..
Handan, demek yeni sayımız çıktı, ben daha görmedim biliyor musun:) Keyif aldığına sevindim.
Kiyoki, herkes için ayrı bir anlamı var sanırım Ege'nin, hele uzun zaman uzak kalındıysa…
Yaseminciğim, dilerim hepimiz kendimizi en ait hissettiğimiz yerlerde geçiririz zamanlarımızı. Teşekkür ederim güzel sözlerin için.
Sevgilerimle…
ne kadar keyifli bir işin oldu Sibelcim, senin adına o kadar seviniyorum ki. Hayata baktığın gözlükleri her an takabiliyorsun gözüne, işe giderken başka kadın başka kişi olmana gerek yok. Kaç kişi bu kadar şanslı bilmiyorum. Maaşallah diyorum :)) çok güzel ve doyurucu bir gezi olmuş, zeytinler zaten eşsiz güzellikte. sevgiler
Yazınızla birlikte şöyle bir gidip geldim:)Ege gerçekten bir özlem.Sevgiler
Leziz dergisinde yazını okuduğumda Ege'yi ne kadar özlediğimi anladım şimdi buradaki fotoğraflarla ve yazıyla orada olmayı daha da istedim. Ege bir başkadır havası, toprağı, mutfağı, insanları ve hayatımdaki yeri ile. Paylaşım için teşekkürler.
Sibelcim biliyor musun sen benim için hep bu resimlerdeki Ege fotoğraflarısın. Bilmesem bu yazının senin kaleminden çıktığını, yine de derdim bu satırlar Sibel'e ait diye. İstanbul'u da çok seviyorsun biliyorum ama sen Ege toprağının bir mahsulüsün:) sevgiler…
Ege ve Akdeniz aşığı biri olarak fotoğraflara takılıp kaldım. Ne hoş kareler. Umarım bu güzellikleri kaybetmeyiz, ne yazık ki gitgide betonlaşmakta sahillerimiz.
Merhabalar ,
ben de Akhisarlı olarak kendı zeytınimi kendım yaparım , zeytınyagımızıkendımızdendir ,salçamız güneş salçasıdır saymakla bitmez ,istanbulda yasıyorum ama fırsat buldukca memleketıme gıderek fotğraflar süper ellerine emeğine sağlık , bayramda gideceğiz kısmetse kışlıklarımı alıp geleceğim 🙂 gitmiş,gelmiş kadar oldum sayende :)) sevgiyle kalın…bloğuma davet ediyorum sizi
🙂
hoş gidişler,
hoş gelişler olsun,
rotamız hep ege olsun 🙂