Hep böyle olur..
Ben giderim… ruhum arkamdan gelir. Aynı anda gitmeyiz pek… Ben gittiğim yerde onu beklerim, soluk soluğa yetişir bir süre sonra… “Yavaş!” der bana… dur… biraz yavaş yürü. Derken aynı ritmi
tuttururuz. Bazen ağır aksak, bazen koşar adım, başlarız aynı anda yürümeye… Tam alışmışken adımlarımızı uydurmaya, dönüş vakti gelir. Yine ben giderim, o arkamdan yetişmeye çalışır… bazen de kalır işte böyle… dönmez bir süre… dönemez…
Yine orada kaldım…
Ayvalık’ta, Cunda’da kaldım günlerce… döndüm mü tamamen? ruhum yetişebildi mi? Bilmiyorum. Uyandığım ve içimin sıkıldığı her sabah, güneş girmeyen evimin pencerelerini ardına kadar açıp, mavi sabahları düşlüyorum. Terasta oturup kahvaltı ettiğimiz, Güler’den sıcacık lorlu börek alıp sahile gittiğimiz, Cunda’da Taş Kahve’de çok acıkmışken tulum peynirli kahvaltı tabaklarını paylaştığımız sabahları…
Dünyanın en güzel zeytinyağına, o yeşile çalan parlak sarı rengiyle Ayvalık zeytinyağına taze ekmek banıp yanında tulum peyniri yemektir en güzel kahvaltı. Evet, daha güzeli yoktur. Var mıdır? Hele burnunuza denizin kokusu da geliyorsa bir yandan…
Yine de Nutella yoksa bir kahvaltı eksiktir diyebilir tabii birileri! Bu durumda kahvaltı sonrası tatlı niyetine hemen bir kase dondurma alınabilir sahildeki dondurmacılardan. Sakızlı… karadutlu… (içinde gerçek dut parçaları var, inanılmaz güzel) ve tabii olmazsa olmaz çikolatalı…
Ama daha inanılmazı işte bunlardı..
Tanrım bunca güzel, bunca leziz, bunca dayanılmaz bir meyve olabilir mi? Pansiyonun köşesindeki kahvede önce tadına doyamadığımız suyunu içtik, sonra ufacık bir sepette kendisini gördük. Satılıyor mu? Evet… yaşasın! Yarım kilo meyvecik hemen bitiverdi damağımızı tadına, parmaklarımızı kırmızısına boyayarak…
Mesut Büfe’nin Ayvalık tostunu çok özlemiştim… Bol bol yedik. Hatta biraz fazla bol:) Mesut Büfe’den daha güzel Ayvalık tostu yapan olmadığına bir kez daha emin oldum. Üç akşam üst üste büfeye uğradıktan sonra dönerken ustanın bizimle vedalaşması ayrı bir hoşluktu:) Bunun gibi minik kedicikler de tostların paylaşılmasını bekliyordu masaların etrafında. Miniklikleri sıcak havadanmış efendim…
Yine evler… yine kurulan hayaller…
Ne zaman yürüsem bu sokaklarda, hep kuracağım hayaller…
Kapılar… kapılar… kapılar…
Öyle çok kapının önünde durdum ve dalıp gittim ki…
İşte 100 yıllık bir evin kapı kolları… Birinde “Karin” yazıyor, diğerinde “Buran”. Neler yaşandı kimbilir bu evde, nelere tanık oldu bu taş duvarlar… merdivenler…
Bir gün batımında yaşlı bir teyze kapısının önünü sularken, bu akşamsefalarını çektim. Capcanlı renkleriyle öyle güzellerdi ki… Hep çocukluğumu hatırlatır bana bu çiçekler nedense. Teyze seslendi arkamızdan bir fotoğrafımızı çekmek için. Durduk, gülümseyerek makineyi uzattık. Gülen bakışlı, aydınlık yüzlü bir Ege teyzesi. Bir sürü güzel söz söyledi hiç tanımadığı bize, o birkaç dakika içinde. Ne söyleyeceğimizi bilemeden gülümseyebildik sadece.. Makineyi geri verirken “birbirinizi hep çok sevin” diyordu…
… ve ilk rakı!
Hep severdim de anasonu, alkolle buluşmasından nedense çekinmiştim hep. Sonraları da zaten bir an’ı beklemeye başlamıştım. O “an” Ayvalık’ta bir akşammış. Deniz kenarında, sıcak bir geceyi serinletecekmiş buzlu bir rakı. Üstelik deniz börülceleri, közlenmiş biberler, yoğurtlu semizotları da eşlik edecekmiş bu buluşmaya.
Beyaz elbisemle o akşam üşüdüm. Soğuktan değildi, üşütecek kadar serin bile değildi belki gece, ama sahilde yürürken kanatlandığımı hissediyordum. Çok yükseklere kanatlandığımı…
42 yorumlar
Çok mutlu oldum yorumunuza, teşekkür ederim:) Çok özledim oraları, inşallah yakında gelebiliriz.
Sevgilerimle…
Talş Kahve'nin sahibi olarak bu müthiş yazıyı okumaktan ve görsellerin çekiciliğinden ve paylaşımızdan ötürü size binelrce kez teşekkürler.Öyle güzel yorumlamış ve kaleme almışsınıız ki tarifi imkansız.
http://taskahvezeytinyagi.blogspot.com
http://papis-style.blogspot.com
http://www.taskahve.com.tr
Merhaba, teşekkür ederim. Cunda’da pek pansiyon bilmiyorum ama Kapya Apart Otel’i tavsiye edebilirim. Çok hoş dekore edilmiş, şirin bir yer. Telefonu: 0266-3271321.
Benim hep kaldığım Taksiyarhis Pansiyon ise Ayvalık merkezde. Telefonu 0266-3121494.
İyi tatiller!
sibel hn, merhaba, öncelikle blogunuz çok keyifli, sık sık takip ediyorum… sizden bi ricam olacak; arkadaşlarımla tatil için ayvalık-cundaya gitmek istiyoruz bize önerebileceğiniz küçük şirin bir pansiyon var mı?
Çok teşekkür ederim Okan bey.
Çok hoş bir blog yaratmışınız. Bu güzel çalışmalarınızı ilgiyle izlemeye devam edeceğim.
Okan
Çok teşekkür ederim güzel sözleriniz için.. Sözleriniz bana Proust’u anımsattı.. ne güzel anlatır bu hissi!
Sevgilerimle..
edebiyat öğretmeni olduğum halde bu kadar içten ve sıcak bir yazı okumamıştım.insan zamanı zaten hep geriden takip edebiliyor.ruhumuz hep bir yerlere takılıp kalıyor.reel zamanla yüz yüze geldiğiniz zamanda ,qaslında geçmişe dönemeyeceğinizi bilmek yüreğinizi acıtıyor.
Sanki icimdeki ses kelimelere dokmus kendini..
Merhaba, güzel vakit geçirdiğinize sevindim:) Dediğiniz gibi bir gün bir yerde karşılaşırız belki, kimbilir?
Sevgilerimle..
Sevgili Sibel,
Seninle hemen hemen ayni zamanlarda ayni yerlerdeymisiz. Ama biz Pansiyon da iken sen orada yoktun. Biz 26 sindan 29 una kadar kaldik. Tukan ve Cigdem e senden selam soyledim ama hic renk vermediler. Cok guzeldi ama cocukla kalmak icin cok rahat bir yer degil. Gene de esim ve ben guzel bvakit gecirdik. Cogunlukla Cunda da denize goturduk cocuklari biz de. Ben de sabahlari Cunda ya kostum. Incirler, seftaliler, ayvalar agaclarda ama henuz olmamislardi. Persembe gunu pazara gittik hep beraber. Cok cok guzeldi hersey.
Guzel gunler icin tesekkurler. belki bir gun bir yerde karsilasiriz kim bilir. Sevgiler,
Bobby ve Emine nin annesi
Canan merhaba, ben Cunda’da değil Ayvalık merkezde kaldım.. Ama Cunda’da kalmak için Nessos Otel’in çok güzel olduğunu biliyorum:)
Sibel selam,
Cunda’da nerde kaldın ya da nerde kalınabilir. Tavsiyelerine ihtiyacım olacak.
Teşekkürler
Sibel yeter ama,artık ruhun dönmese de sen dönsen bir merhaba desen.merhabanı bile özledim.
Ara sira takip ederdim blogunu ama uzun zamandir bakmamistim. Kokleri Ege’de olan biri olarak, son yazini ve fotograflari cok begendim. Insallah bir gun uzak diyarlardan dondugumde ben de o guzel tas evleri, sokaklari gezmek ve aksam sefalarini koklamak isterim. Sevgiyle kal…
Merhaba Sibel:) Herşey süper gözüküyor. Ben hala Cunda’ya gidemedim:( Şimdi bu fotoları görünce iştahım kabardı yine. Bu arada nazar değmesin diyorum!Hep böyle mutlu ol!
FRACTAL’A CEVABEN :
yorumunuzu tesadüfen gördüm.
insanlar iyi şeylere layıktır.
cocuklugumuzda hepımız sızın gıbı
yasadık.katılıyorum guzel gunlerdı.
burnumuzdan sumukler akarken yaptıgımız maclar.gecelerı parselledıgımız kızlara yaptıgımız
sowlar.sopa-bıcak-zıncır olmadan;
yumruk yumruga kavgalarımız ve
o eskı mahalle namusu ıcın yaptık-
larımız.
sonra ne oldu da bısıler degıstı?
sıyah takımlı adamlar oyunlarımızı
bozar oldu..kızılay bınasını yıktılar ve atatürk orman çiftlıgının dondurmasını yıyemez
olduk..
sıbel hanım sanatcıdır ve kısıye
ozel yazamaz.ancak sıkı takıpcısıyım.yazıları ozele donuk
olsada ; hıc degılse geyık degıl.
dıkkat edın cogu edebı sanat gıbı.
siz-biz buyuduk ve dunya kırlenmedı;yukarıdakı cumlemle son
verıyorum:ınsanlar ıyı seylere
layıktır..Sevgı ıle kalın,mehmet
Sevgili Eliza, Filiz, Hayzer, Güneş, Serpil, çok teşekkür ederim güzel sözleriniz için..
Sevimciğim ne güzel dizeler bunlar.. Sağol paylaştığın için birtanem!
Uçtum da hiç gelmek istemedim Tijen abla! Yere konmak ve yeniden hayatla didişmeye başlamak nasıl zor geldi anlatamam…
Gülriz, rakı keyfi için hakikaten daha güzel bir yer ben de bilmiyorum artık:)
Dgül, hoşgeldiniz! Keyif almanıza sevindim sayfalardan. Teşekkür ediyorum güzel sözlerinize..
Mustafa selam, yorumunu görünce şaşırdım birden, takip ettiğini bilmiyordum:) Sağolasın. Az kaldı sanırım özgürlüğe değil mi? İyi bak kendine, sevgiler..
Sağol Oya ablacım! Evet aynen öyle oldu:) Üstelik rakıya dayanıklı olduğum anlaşıldı ki buna ayrıca sevindim:))
Sibelciğim
O kadar lezzetli yazmışsın ki bir de araya aşk girince tadından yenmez bir yazı olmuş.
Kalemine ve de ruhuna sağlık.
Kanatlarınla hepimizi ayrı ayrı uçuruyorsun.
sevgiyle ve hep mutlu kal…
Sibel yine ne güzel yazmışsın..
Keşke öyle güzel yerlerde hep yaşayabilsek..tarih kokan sokaklarda..güzel insanlarla..huzurlu,mutlu..
Yıllık izne bile çıkamazken senin bu satirlarini okumak içimi ferahlattı..oralardaymış gibi hissediyor insan bir an.
Aşık olman da bambaşka güzel, o harika yerleri aşkınla dolaşman, çok mutlu ol emi.. Darısı olmayanların başına 🙂
Sevgiler
Güneş
hayatımda deniz nedir bilmem senin hayal dünyan da kendin de Cunda’dasın ama ben o hisleri asla yaşayamam bu nedenle kinliyim sizin gibi yaşayanlara sizi kıskanıyorum sizi okuyunca farklı bir sınıfın iğrenç hayatını okuduğumu hissettim.
yukarıdaki paragraf sadece şakaydı şimdi gerçekle karışım yapıp tekrar sunayım. Ruh olayını mükemmel yakalamışsın. tarifini bilemediğimiz karşmaşık hislerden birinin tanımını yaptığın için kendinle gurur duyabilirsin. yazının geri kalan kişisel bölümü bana uzak geldi. eğer mutluluk nedir diye sorarsanız hayatımın en fakir anlarını geçirdiğim çocukluğumda toz toprak içindeki mahallede onlarca arkadaşla birlikte bir kaldırımda oturmak, hiç görmedim yeşilliklerden hiç göremeyeceğim cunda adasından belki milyonkere daha eğlenceliydi benim için… ama tercihdir tabi bu sadece benim mutluluğum… güzel günler diliyorum herkese…
İmkansız şey şiir yazmak aşıksan eğer ve yazmamak aylardan Temmuz’sa(Nisan’sa olacak ama aslen biliyorsun bu daha çok yakıştı sana.)Çok zevkle okudum yazını,eline sağlık.
Tatatataaaaaa… Rakı kadehleri kalktıysa, hele de o ara gözler gözlere daldıysa, kimse duramaz o sevgiye karşı. Doya doya yaşayın Sibel’ciğim.
Bende Gitmek �stiyorum
Selamlar Sibel,
asl�nda blogunu oludgunu unutmu�tum devaml� birka� takip etti�im blog vard� tamda o anda akl�ma geldi ben cunda �ok g�zeldir �zg�rl�me kavu�ay�m bende tekrar gitcem 🙂 Ankara’dan selamlar. g�r�mek �zere. (Y�lmaz’a da selamlar)
Grafiker Musti…
sibel gerçekten güzel yazıyorsun.dilerim aşk seni hep uçursun.senin siten insanda çok hoş;ılık bir huzur duygusu bırakıyor.sen de hoşçakal
Ilk kez geldim, ama bir önceki, bir önceki derken sayfalarınızdan cıkamadım. Cok güzel yazıyorsunuz gercekten, ama sanki tasıdıgınız “o essiz duyguyla” daha da güzellesmis, daha da cosmus gibi…
Ask denilen sey mutlulugu, hele hele umudu o kadar güzel artırıyor ki, diyelim ben sizi taa buradan ve de henüz bugün tanıyorken bile bu enerjiyi hissedebiliyorum.
Artsın, eksilmesin diyorum. Basarılarınızın devamını dileyerek…
Ah Sibelciğim ah, ben her güzel yerde bırakıyorum öyle ruhumu, birkaç gün sonra peşimden geliyor ruhum da İstanbul’u özleyerek 🙂 Ayvalık çok güzeldir bence de, kayrılmış topraklardır, rakı keyfi için de çok uygundur 🙂 Rakıyla ilk buluşma için Ayvalık’tan daha güzel bir yer bilmiyorum ben .) Sevgiler kocaman
Sibelcim yorum yapamıyorum bile.. Çok güzelsin sen. Hep böyle kal(ın). sevgiler. filiz.
Tatlı kuş uçmuş uçmuş gelmiş ne güzel!
Tijen
Yüreğinizle anlatmışsınız,tebrikler.Cunda’da oturuyorum ve sizi çok iyi anlıyorum.Buraları insana değişik duygular yaratıyor.Eski evlerin üzerindeki tarihler, yaşamı her daim taze tutarak hatırlatıyor kendini.Tarihin yaşadığı ve yaşatılmaya çalışıldığı bu yerde farklı bir zamandaymışız hissini veriyor insana.Eski evler hiç unutulmamayı diliyor gibi bizlerle iletişim kuruyor sanki.Hayat üzerine yorumlarla güzel ve iyi olmak istiyor insan.Elinize ayağınıza sağlık.Sevgiler
Kaplar Denizin Yüzünü
Kaplar denizin yüzünü
Unutulmuş uykularda
Şimdi değişmiş kayıp
Şimdi bir başka uzak.
Kopmuşsanız yıllar yılı sürmüş bir yaşamdan
Kapanmışsa o sayfa
İçinizde bir ezik, garipsi türkü
Şimdi artık yoksa.
Daralan gecede
Boş yere aramak sevinci
Beraberken acı yan
Ayrılınca neden böyle çekici?
Neden ilk yağmurlarda sonbahar
İlk soğuklara doğru ürperti
Hatırlanır savrulan yapraklarda
Vardı.
Ben şimdi başını alıp giden
Mavi bulutun muyum,
Sislerdeki evin önünden geçsem,
Camlarda bulur muyum?
Behçet Necatigil
Özletmiştiniz kendinizi, ne güzel bir yazıyla geri döndünüz. Teşekkürler.
Sevgili İştar, yıllar geçiyor ve ruhumuz kalmak istediği yaşta, kalmak istediği yerde ve insanlarda kalıyor.. Ta ki ellerinden tutup da bugüne getirecek bir başka ruhla buluşana dek.. Sen de hep mutlu kal..
Evrenciğim, sahiden ne kadar güzel bir dilek bu.. teşekkür ederim!
Gorki sorma ben de bayıldım o kediye.. Çok kediseverlerden olmadığım halde.. (ama çok sevmeye başlayacağım bu gidişle:)
Vera, Hatice, Sezil, Bocuruk, teşekkür ederim güzel sözleriniz için..
Sevdamavisi, dilerim sen de Gökova’na kavuşursun en kısa zamanda.. Ben de bir kez gitmiş ve çok sevmiştim oraları, ne güzel bir denizdir o!
Sibelciğim,
ruhumuzun bize yetişemediği doğru hatta benimki yanımda bile değil. Gökovada birkaç yıldır. ve ben sanki hep orada yaşıyorum burada bir beden var ama sadece ruhuna kavuşacağı günü bekliyor.
öyle güzel dile getirmişsin ki yüreğine sağlık. sevgiler
Ahhh Sibelcim, son üç yazında o kadar hissediliyordu ki aşık olduğun. Senin için mutlu oldum çok. O Ege Kadını teyzeciğin dediği gibi birbirinizi hep çok sevin… Hakikaten şiir gibi yazmışsın, nerelere götürdün beni bir bilsen!
Sevgiyle kal:))
bu satirlar ask kokuyor… coook sevindim:))
sevgiler
sezil
şiir gibi…
Sibel,ne güzel. Aşık olmuşsun…Hayatta en güzel şeylerden biri belki de diğer yarın olabilecek birini bulabilmek.Sıkı sıkı tut,kolay bulunmayabiliyor.VERA
Seni okurken 5 dakika için de olsa Ayvalık’a gittim. Bende Cunda’nın o dar sokaklarında, sanki senin orada bıraktığın ruhunla beraber gezindim. Ne kadar güzel anlatmışsın… İnşallah ben önümüzdeki ay (beden ve ruh birarada) oralarda olacağım. Ruhun o zamana kadar orada kalır mı? Seninle orada karşılaşır mıyım?
yeni yazını, resimlerini görmek ne güzel. kahvaltı tabağına ve minik kediye de özellikle bayıldım.
sevgiler
gorki
Ne guzel anlatmissin satirlar arasinda ne kadar mutlu oldugunu, ne kadar asik oldugunu.. cok sansli biri eminim ki.. esimin babaannesi yildonumumuzde beraber beyazlasin saclariniz demisti.. ne kadar guzel. ben de ayni seyi sana soyluyorum simdi..
Şu ruhun arkadan gelmesi, bazen de gelememesi… ne kadar doğru bir anlatım. Ben bazen ruhumun yıllarca geride kaldığını hissederim. Daha doğrusu hissettiğimin böyle tanımlanabileceğini seni okuyunca anladım. Bedenimle aynı hızda yaşlanamamakla açıklamaya çalışırdım oysa ki.. Kalemine sağlık Sibel’ciğim. Senin İlhan İrem’in gibi benim de Candan Erçetin’im var, daha önce yazmıştım sana, o da bir şarkıda diyor ya: her bir parçamı bir yerde bıraktım diye… Kalan parçalar bize yettiği sürece mutluyuz, mutluluğun ve kanatların daimi olsun…
İştar