Siz de bazı kitapları çerez niyetine okur ve keyif alır mısınız?
Ben okurum.
Sıkıntılı zamanlarda, kafa karışıklığı dönemlerinde iyi gelir öyle kitaplar. Sizi bir müddet düşüncelerinizden uzaklaştırır, kendi dünyasına çeker, gülümsetir, mutlu eder. Çabucak da biterler zaten! Bir kitabı daha okuduklarınızın arasına eklemiş olmanın rahatlığını duyarsınız sonrasında. Hem kitap kitaptır, en hafifinden bile bazen birşey öğrenebilirsiniz.
Jeanne Ray’in “Sihirli Pastalar”ı işte böyle bir kitaptı:)
Adı bile sevimli ve üstelik pasta meraklısı olanları adeta okumaya çağırıyor değil mi? Ben de dayanamayıp aldım ve içimin kazandibi karası (!) olduğu bir dönemde, bir solukta okuyup bitirdim. Kitabın kahramanı Ruth, hayatta en sevdiği şey pasta yapmak olan, sürekli pasta yapan, hatta meditasyon sırasında gözlerini kapatıp en iyi hissedeceği yeri hayal etmesi gerektiğinde kendini dev bir pastanın içinde düşleyen bir kadın:)) Ve bir gün sanırım pek çoğumuzun hayali olan bir şeyi hayata geçirme fırsatı buluyor, evinde pasta yapıp satmaya başlıyor.
Kitabın son sayfalarına, kitapta adı geçen pastaların tarifleri de eklenmişti. Ben denemek için Ruth’un profesyonel pastalarını göze alamayıp kitaptaki ilk tarifi, Ruth’un havuçlu kekini seçtim:) Gerçi tarifi denemek için havuç mevsiminin gelmesini beklemem gerekti ama doğrusu bu tarif hep aklımdaydı. Ruth bu keki akşam yemeği sonrasında ev halkına ikram etmek için -ama daha çok kendini rahatlatmak için!- hazırlıyor, yine mi kek yapıyorsun diyen kızı ve annesi dahil herkes afiyetle yiyor, hatta ikinci dilimler isteniyordu:)
Bol havuçlu, şeker yerine balla tatlandırılan bu yumuşacık kek gerçekten çok lezzetli oldu. Ben yağının birazcık fazla geldiğini düşündüm sadece, 1 yerine belki 3/4 bardak kullanılmalı.. Onun dışında özellikle ılıkken çayla birlikte yemenin çok güzel olacağı, nemli dokusuyla hoş bir kek. Belki hafta sonunda denemek istersiniz. Hava da yağışlı olursa ve evde olursanız keksiz olmaz zaten, değil mi?
Malzemeler:
– 1 su bardağı sıvıyağ (ben zeytinyağı kullandım)
– 1 + 1/4 su bardağı bal
– 3 adet yumurta
– 1 + 1/4 su bardağı sade kekun
– 1 su bardağı normal un
– 1 çay kaşığı kabartma tozu
– 2 çay kaşığı karbonat
– 1 çay kaşığı tuz
– 1 yemek kaşığı tarçın
– 3 su bardağı rendelenmiş havuç
– 1/2 su bardağı kıyılmış fındık
Yapılışı:
1. Öncelikle sıvıyağı ve balı mikserle çırparak iyice karışmasını sağlayın. Bu karışıma yumurtaları tek tek ekleyip her defasında iyice çırparak sıvı karışımınızı hazırlayın.
2. Ayrı bir kapta kuru malzemeleri birlikte eleyin. Sıvı karışıma azar azar ekleyip yedirin.
3. En son havuçları ve fındığı ekleyip hafifçe karıştırın.
4. Kek hamurunu kelepçeli kalıba dökerek 175 derece ısıtılmış fırında güzelce kızarana kadar pişirin.
Sonra da kendinize çay ya da kahve saati armağan ederek kekinizin tadını çıkartın!
Paylaşırsanız elbette lezzeti katlanacaktır…
34 yorumlar
Selam . Daha yeni aldım kitabı ve bir solukta okudum. Ve bende hemen bu tarifi kendime göre uyarladım. En kısa zamanda blogumda paylaşcam. Ama gerçekten sünger gibi oluyor kek. Muhteşem yanı :))
Sevgili Fatma, ben teşekkür ederim. Afiyetle ye:) Çok leziz bir kektir bu. Sevgilerimle…
Sevgili Sibel, harikasın…
rafine şeker içermeyen bir kek tarifi arıyordum :))) iyi ki varsın… kekun veya beyaz un da kullanmıyorum 🙁 tam unla muhtemelen un miktarını azaltmak gerekecek :)) teşekkür ediyorum….sevgiyle
Fatma
Sibelcim merhaba tekrar,
Ben evren’in (anneminmutfakokusu blog) ablasıyım. şiir paylaşırız demiştik ama senin e-mail adresin Evren’de yokmuş. Ben beyoğlu’nda çalışıyorum 9 yıl oldu. Yalnız öğlen gelirsen (12:00-14:00) daha fazla vaktim olur seni gezdirmeye :)Blog yapmaya bende heveslendim ama çok yoğun çalıştığımdan henüz vakit ayıramadım. 20 Aralık’ta Evren’in yanına uçuyoruz eşimle…senin de kardeşin var mı?
Sevgili El, ne kadar sevimli bir kitap tanıtımı bu böyle:) Hemen okumak istiyor insan. Bloguna henüz başlamamışsın galiba değil mi? Hoşgeldin şimdiden! Sevgilerimle..
Kitap kurdu sibelcime bir öneride ben bulunmak istedim kitabın ismi;ay doğarken Otuz dokuz yaşında hiç evlenmemiş, Los Angeles’ta yaşayan Şirine yemek pişirmeyi çok seviyor. Çalıştığı Lübnan restoranında hayatından hoşnut yaşayıp gidiyor ama öykücü amcasıyla işveli patronu Um-Nadia, koca bulmak için daha fazla çaba harcaması gerektiğine inanıyorlar. Günün birinde, sürgünde olan Iraklı yakışıklı Arap edebiyatı profesörü Hanif restorana geliyor. Ona aşık olan Şirine ile birlikte Hanif ve parçalanmış kimliğiyle ilgili bildiğini sandığı her şeyi sorgulamaya başlıyoruz. Kitapta çok farklı ismini yeni duyduğum tariflerde var, ilgini çekeceğini düşündüğüm için paylaşmak istedim. Sibelcim çok yakında 20 Aralık’ta kardeşime kavuşuyorum… Ona yemek kitapları aldım ama şimdilik aramızda kalsın süpriz olacak ona…içim kıpır kıpır lay lay gidiyorum az kaldı 🙂
Tümünü normal unla deneyebilirsiniz, ama kabartma tozu eklemeyi unutmayın. Zaten kekunun farkı içine eklenmiş olan kabartıcılar..
kekun yerine tumunu normal un kullansak ne olur acaba? deneyen var mi??
cok tesekkurler
Teşekkür ederim Seher:) Bloga başlarken duyduğum keyfi ve heyecanı hiç yitirmedim. Belki bu yansıyordur size.
Sevgilerimle..
yorumlara verdiğiniz yanıtları okuyorum zaman zaman ne kadar naif bir yanınız var…gerçekten bir fincan kahvenizi içmişizde kırk yıllık hatırı baki kalmış gibi…ellerinize,yüreğinize sağlık…
Rica ederim, afiyet olsun Ülkü! Beğendiğinize çok sevindim.
Bugün denedim bu keki. Tek kelimeyle harika. Kizim da esim de cok begendiler. Hatta komsularima da verdim ve onlarda az önce tabaklari getirdiklerinde tarifi mutlaka istediklerini söylediler. Bu tarifi bizimle paylastigin icin cok tesekkürler.
Bal miktarını 250 g olarak düşünebilirsiniz, ya da bir ufak kavanoz. Denerseniz afiyet olsun şimdiden..
bu kek teki bal miktarı keşke gr olarak yazsa çünkü kavanosdan bardağa dökerken çok zor yarısı da bardağa yapışıp kalacak.bu keki hemen denemek istiyorum tabi bal ölçüsünü aldıktan sonra .teşekkürler
Seher hanım, karbonat önemli bir eksiklik değil aslında, kabartma tozu da olabilir. Beğenmediğinize üzüldüm, sayfamı beğenmeniz ise içimi rahatlattı biraz:) Umarım başka tariflerimi deneyip seversiniz..
Merhaba Ülkü, kekun içine kabartıcılar eklenmiş bir un çeşidi.. Onunla yapınca keklere kabartıcı konmasına gerek kalmıyor, ya da çok az konsa yetiyor. Normal unla da yapabilirsin, her zamanki miktarda kabartma tozu kullanarak. Umarım kızınla severek yersiniz:)
Merhaba Sibel,
kek cok güzel görünüyor. Kizim icin hemen yapmak istedim ama kekunum yok. Normal unla arasinda ne fark var? Ben Almanyada yasiyorum ve böyle bir unla simdiye kadar hic karsilasmadim. Cevabin icin simdiden tesekkürler..
sevgili sibel hanım,havuçlu ballı keki denedim.evde eksik olan karbonattı onu koymadım.kek nasıl oldu mu;benim pek içime sinmedi.sizin kekinizin fotoğrafına benzedi ama tadı benim pek hoşuma gitmedi.Orjinalinin tadı nasıl onuda bilmek lazım tabi ki.
sayfanızın sürekli takipçilerindenim.çok beğeniyorum.git dergisi de benimdir:)timur danış saygı duyduğum bir kişiliktir.kolay gelsin.
Limonçiçeği, kekleri her zaman ılık yemek lazım:) Bir de ben özellikle soslu kekleri buzdolabından çıkmış soğuk haliyle yemeyi de severim:) Gerçi kek her haliyle güzel bişey değil mi?
Sevgili Gül, çok teşekkür ederim, sana da güzel haftalar! Kitap okumaya zaman ayırmak lazım ama haklısın, hepimizin ortak derdi bu bilgisayarlar! Onlarsız da olmuyor ki?
Sevgili Merve, bu konu hep benim de kafamı karıştırmıştır! Yanlış bilgi vermek istemem, o yüzden sadece fikrimi yazacağım. Sağlıklarına özen gösteren insanlar oldukları için pirinci dediğin gibi yağsız yiyorlar, yani sadece suyla pişiriyorlar. Bu yöntemin pirincin yararını artırmasa bile zararını azalttığı kesin. Belki yedikleri pirinç cinsleri de farklıdır. Bu konuda daha detaylı bilgi edinince bir fırsatta yazacağım, çünkü ben de merak ediyorum.
Sibel umarım kekin çok daha güzel olur! Sonucu paylaşırsan sevinirim.
Ahimsas, portakal suyunu deneyeceğim. Güzel olur bence de. Teşekkürler fikir için!
Sevgilerimle..
Sibelcim, Böcük ve benim de severek yediğimiz keklerden birisidir havuçlu kek ve ben de bu yüzden sık sık yaparım. Senin kekin de süper görünüyor. Ellerine sağlık. Ben havuçlu keki bir tane portakalın suyunu koyarak ta yapıyorum. Keke çok güzel bir aroma katıyor. Denemeni tavsiye ederim.
Elinize sağlık,kek nefis gözüküyor,bu gün gelicek misafirlerime ne yapsam diye düşünüyordum,umarım ben de sizin kadar başarılı olabilirim 🙂
Sevgiler…
Sibel
Merhaba Sibel,
Kek çok güzel olmuş, içindekiler falan süper, en kısa zamanda deneyeceğim inşallah. Bayılıyorum senin böyle doğal besinler kullanarak bize sunduğun yemeklere, mamalara :).
Bu arada benim aklıma takılan bir konu vardı, sana sormak istiyordum. Daha önce yazılarında da senin bu konuda bahsettiğini görmüştüm, hani beyaz pirinç yemenin şeker yemekle aynı kapıya çıktığı ve vücudumuza pek bir yararı olmadığı konusu. Bunun üzerine ben de esmer pirinç ile pilav yapıyorum ancak beyaz pirinçle yaptığım pilavlardaki tadı ve zevki almıyorum. Benim aklıma takılan konu ise bu Japonların veya Çinlerin yediği pirinçler :). Çünkü onlar da beyaz görünüyor, Cafe Bunka gibi yerlerde yediğim yemeklerden sonra esmer pirinç yediklerini sanmıyorum. Ya da bana mı denk gelmedi bilmem. Çok miktarda pirinç tüketen o taraftaki milletler yağsız tüketiyor pirinci tamam da, bu beyaz pirincin vücut için olan yararını arttırıyor mu ki? Veya onların yediği pirinç çeşidi mi farklı? Bu sağlık ve pirinç dengesini nasıl kuruyorlar onu merak ediyorum işte, beni aydınlatabilirsen çok sevinirim 🙂
Sevgili Sibel,
Kitabı biliyorum fakat laıp okuma imkanım olmadı.Bu aralar sadece bil.düştüm zavallı kitaplarım isyandalar..Kek’in muhteşem gözüküyor hele şeker yerine bal olması daha da lezzeti katlamıştır.Ballı kekler herzaman favorilerimdendir.Tekrar ellerine sağlık,afiyetler olsun canım..
Sana ve ailene mutlu bir hafta diliyorum..Sevgiyle mutlu kal..
Ellerine saglik Sibel. Cok guzel gornuyor. Keki bende hafifi sicakken yemeyi severim, ama malum bir veya iki dilimini ancak boyle yiyebiliyorum. Sonrasi da guzel ama ilk ilik hali kadar olmuyor iste… Ellerine saglik tekrar
Bocuruk, kitaplarda böyle tarifler bulmak ne hoş değil mi:) Ben de küçükken okuduğum kitaplarda tarifler olduğunu hatırlıyorum, denemek isterdim o zamanlar da!
Açalya, hafif bir kek ama yağını daha az koyarsan:) Kitabı bulabilirsin sanırım, orjinal ismini hatırlamıyorum ama?
Yeşim, gerçekten çok sevimliydi:) Ben de epey önce almıştım ama genelde aldığım kitapları okuma fırsatını çok sonra bulabiliyorum. Almadan duramıyorum o ayrı:)
Sevgili Yağmur, Şükran, Ayda, Ebru, Arife, keki beğendiğinize sevindim. Teşekkür ederim güzel yorumlarınıza:)
Sevgili Ece, neden o kadar eminsin? Sana bir sır vereyim: Kekler güzel olacakları düşünüldüğünde güzel olurlar:)
Damla, ben de en çok o yüzden denemek istemiştim zaten! Bal inanılmaz güzel bir aroma veriyor keke, şekerden o kadar farklı ki. Denemeni öneririm.
Sevgilerimle..
Sibelcim,
cok güzel anlatmissin.
Bende kitab okumayi severim.
Roman olanrari aksam yatmadan evvel yatagimda okurum. Ninni gibi geliyor bana 🙂
Pastanda cok güzel olmus, ellerine saglik.
Sevgiler
Havuçlu keklere bayılırım… Şeker yerine ballı olması da çok hoşuma gitti. Hemen deneyeceğim:)
ben de okumuştum… ama denemeden… eminim güzel olmazdı benimkisi…
Sibel ellerine sağlık kekin çok güzel görünüyor gayetde güzel kabarmış maşallah ellerine sağlık sevgiler Ebru
Ne güzel bir kitabı böyle lezzetli bir şekilde düşünmek ve o heyecanla okumak,çok keyif vericidir dye düşünüyorum…Merak ettim doğrusu,alıp okumalıyım.Ayrıca kek çok lezzetli görünüyor,ellerine sağlık.Sevgiyle,maviyle kal :)))
Bal ve havuç hoş bir ikili olsa gerek ellerine sağlık sevgili sibel…
sevgi ve de muabbetle güzel bir hafta sonu diliyorum…
sıbelll
ımmmm
tamdafotonu gormuskenbu tatlıkekı yemıskadar oldum:)
ellerınesaglık…
yagmur..
Sibelcim bu kitabı iki sene önce almıştım. Ben en çok kitabın kapağındaki çizime bayılmıştım. Çok sevimli bir çizim ve kitap:)
Tarifte çok güzel görünüyor, ellerine sağlık, sevgiler
Sibel kek cok hafife benziyor, kesinlikle yapmaliyim…Kitabi da buradan orjinalini bulabilir miyim diye bir arastiracagim. Bocuruk’un kizinin okudugu kitap da ilginc. Ben de bir aralar elimde olan Marlena de Blasi’nin ‘A Thousand Days in Venice’ (Turkiye’de cevrildiyse de hangi adla cevrildi bilemiycem) adli kitabini arka sayfasindaki tariflerden denemeye kalkmistim, bazilari hem basit hem gercekten cok guzeldi.
Ellerine sağlık Sibel’ciğim, ben de kızımın okuduğu kitaptaki ballı çöreği denemeyi düşünüyordum bu günlerde. O da “Ballı Çörek Kafeteryası” isminde bir kitap okuyor şu günlerde. Arkasından okuduğum kadarıyla hüzünlü bir hikayesi var. Ama o bitirince ben de okumak istiyorum. Senin okuyup bitirdiğin kitap ise tam benlik. Dışarı ilk çıkışımda alacağım. Merak ettim doğrusu 🙂