Yukarıdaki peynirli muffinlerin bu yazıyla pek ilgisi yok… Yazıya nasıl bir fotoğraf koysam diye arşivi tararken gözüme çarptılar. Ve hafta sonu keyfini çağrıştırdıkları için burada yer aldılar. Ama tarifini merak eden olursa da buraya bakabilir.
Benim abur-cuburla aram pek yok aslında… Hayatımda en çok abur-cubura düştüğüm iki dönem oldu, birisi üniversitedeki tüm sınav dönemlerimdi -ki bu sanırım her öğrencinin başına gelmiştir, çikolatasız ders çalışamama, gece yarısı kahvaltı hazırlayıp yeme krizleri:) Diğeri de İstanbul’da kendimi feci yalnız hissettiğim bir dönemdi. Baktım ki bu bir kısır döngü, yedikçe mutlu olma-mutsuz oldukça yeme döngüsü, üstelik kilolar da hediyesi, bıraktım. Böyle zamanlarda kendimi sağlıklı seçeneklere yöneltiyorum. Çok masum olduğumu da iddia etmeyeceğim tabii! İşte en sevdiğim atıştırmalıklar:
ÇİKOLATA:
Evde daima bulunuyor, ama daha çok mutfak denemeleri için ve bitter olarak. Bazen kahvemin yanına, özellikle de kırk yılın başı tv izlerken keyif olsun diye birkaç parça alıyorum. Sinemaya giderken de daima çantamda bulunur, film izlerken kahveme eşlik etmesini severim.
KURABİYE:
Ofiste uzun saatler geçirdiğim için öğleden sonraları yiyecek bir şeyler arıyorum. Çekmecemde kendi üretimim olan sağlıklı (zeytinyağlı, esmer şekerli, kepek unlu) bir kurabiye bulunması şart böyle durumlar için…
MEYVE:
Bir şeyler atıştırmak istediğimde ilk tercihim onlar… Tatlı yemek istediğimde de yine ilk tercihim oluyorlar. Elmaya çok düşkünüm, mutluluk kaynağım muza, bir de erik, kiraz, çilek gibi kısa ömürlü ve dünya güzeli yaz meyvelerine…
KURU YEMİŞ ve KURU MEYVELER:
Daha çok sabahları müsli içinde yesem de, bazen canım atıştırmak istediğinde de ağzıma atarım. Mesela kuru incirden daha güzel bir “tatlı krizi kesicisi” düşünemiyorum! Kuru yemiş ve meyveleri bir arada yemeyi daha çok seviyorum, kuru incir içinde ceviz veya susam, kuru üzüm yanında leblebi gibi… Ayrıca onları vejetaryen beslenmeye destek kuvvetleri olarak görüyor; magnezyum, kalsiyum gibi faydaları nedeniyle tüketiyorum.
Paketli abur-cuburları hayatımdan uzak tutmaya çalışıyorum… Ev yapımı tatlı, pasta ve keklere dayanmam zor oluyor ama onların da mümkün olduğunca yüksek kalorili olmamasına çalışıyor, pişirdiklerimi tadına baktıktan sonra paylaşmayı daha çok seviyorum!
11 yorumlar
Bergün hanım afiyet olsun! Bilmez miyim kavrulup dövülmüş susamı, zaten incir içinde susam demekle de onu kastetmiştim. Harika olur gerçekten, kış akşamlarında çerez gibi yenir, misler gibi kokar!
Sevgili Sibel,
Nohut mayali ekmeklerimizi keyifle tuketiyoruz. Bir parca da kizkardesime verdim.
İncir ve susamdan bahsetmissin. Kavrulmus susam dovmesini bilirmisin? Susam teflon bir kapta tahta kasikla karistirilarak kavrulur. Cok yakmamak lazim. Sonra da havanda dovulur ve tabaga basaltilir. Kuru incirler ortadan acilip buna bandirilir ve afiyetle yenir. Kokusu da cok guzeldir.
Afiyet olsun.
Bergun Kardes
Merhaba Tuğba, birkaç tanesi benimkiler gibi olduğuna göre hamurda bir sorun yok demektir:) Acaba bezeleri benim dediğim gibi tepecikler halinde değil de biraz yayvan mı sıktın? Bir de fırının ısıyı eşit dağıtmıyor olabilir mi? Bizim fırın arkayı daha iyi pişirir mesela, benim de arka tarafta kalan bezelerim daha güzel olmuştu. Bir de fırından hemen almamak gerek, pişince sönük fırında biraz bekletmekte fayda var.
Begüm, itiraf ediyorum ben biraz da tembellik ettiğimden sobelemedim kimseyi:)) sana da güzel haftalar!
Arifecim haklısın, insan başka ne ister? 🙂 Sevgilerimle..
Sibelcim,
En sevdiğin 4 yiyecegi saymissin. Aynen sana katiliyorum.
Cikolata, Ekmek, Makarna ve Ot. Baska insan ne ister 🙂
Bi zihirli deynegim olsa bende su an Istanbulda istiklal caddesinde olmak isterdim. Coook seviyommm orayiiii.
Saygilar!
Sibelcim
Günaydın.Nezaket beni de sobeledi bende bugün yazacağım inşallah. Seni de sobelemişler ben şimdi kimlere gideyim Sibel ): Tanıdığım bloggerlar hep sobelenmiş artık ben de senin linkler herkesi kapsıyor ordan ziyarete gideceğim bakalım…
Güzel bir hafta dileklerimle…
Begüm
ismimi yazmayı unutmusum ben Tugba :)))
Merhaba sibel, yazını okudum ve cok begendim, okurken bazı konularda zevklerimizin ne kadar benzedigini düsündüm (Soslu makarnalar konusunda uzlasamadık :)) ). Zaman ayırıp bizimle paylastıgın icin tesekkür ediyorum.
Bide ben haftasonu esimin d.günü icin rüzgür gülünü yapacagımı söylemistim yaptımda tadı cok güzeldi fakat benim bezelerim fırından cıkınca söndü. Halbuki fırında cok güzel kabarmıslardı sanırım ben sıkma torbasını ilk kez kullandım yanlıs sıktım, sorun bu olabilirmi sence ama bikac tanesi senin resimdekiler gibiydi :))))
Öptüm Sevimcim:)
Nezaket rica ederim, keyifliydi benim için de!
Hülya hanım çok teşekkür ederim, var zaten:)
sibel’cim, ne de güzel anlatmışsın. sana daha önce de yazmıştım. senin mutlaka edebi denemelerin olmalı.
Sevgili Sibel, cok tesekkurler oyuna katilip sorulari yanitladigin icin, hemde guzel anlatimin icin…
canım benim ne güzel anlatmışsın kendini. okurken ayyy ayyy diye yanaklarını sıkasım geldi. en çok evde olmak ve bozcaada meselesine takıldım, ne güzel olurdu şimdi günün bu saatinde bozcaada sokaklarında hafif şarabi dolaşmak 🙂 yada evde kanepeye uzanıp bir fincan kahve ve kurabiye eşliğinde sevdiğin bir filmi izlemek… neyse… umarım bir gün…